TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, deprem bölgesinde yeniden yapılaşma için iilan edilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ilgili basın açıklaması yaptı

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası (PMO), OHAL ilan edilen deprem bölgelerindeki yerleşme ve yapılaşmalar için alınacak bazı tedbirleri içeren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin kendilerinde birtakım kaygılara sebep olduğunu belirterek bir basın açıklaması yayımladı. PMO yerleşim için en doğru yerlerin tespitinde peyzaj tabanlı şehircilik bakış açısına sahip olunması gerekliliğini vurguladı.

Kararnamenin sebep olduğu 4 temel kaygı

 1. Mera Kanunu ve Orman Kanunu Ek 16 kapsamında belirtilen alanların kullanılabilecek olması,

 2. Yeni yapılanma alanlarında jeolojik etüt ve zemin etüt raporlarının, adeta sihirli bir değnekmiş gibi görülmesi,

 3. Afet alanlarından çıkan yıkıntı atıklarının döküm alanlarına belirlenmesi işi Valiliklerin ukdesine bırakılmakla beraber, kararname çıktığından bugüne atık alanlarını belirleme yöntemine ilişkin hiçbir yazılı belgenin hazırlanmamış olması,

 4. Canlı yaşamı ve insan varlığının bağlı olduğu toprağın, halihazırda iş makinalarının alt üst etmesini onaylarcasına görülmez kılınması.

PMO yayımlanan kararnamenin sebep olduğu  kaygılara ek olarak açıklamasında "Hızlı karar almak gerekebilir ancak özel tedbirler alınmaksızın atılan her adımın eksik" sözlerine yer verdi.

Jeolojik etütler yeterli değil

Sadece jeolojik etütlerin yeterli olmadığını belirten PMO açıklamasında bazı sorulara yer verdi:

 - Depremden kaçarken kısa, orta ve uzun dönemde, afetler dalgasına uğranmayacağını kim garanti edebilir?

 - Kararname ile belirtilen, yapılaşma ile olası bitki örtüsü kaybının, iki katı orman yaratma ile telafi edilebileceği nasıl anlaşılabilir?

 - Bitki örtüsü, görülen bitkilerden daha fazla anlamı olan bir varlıktır. Kaybolan doğanın değerinin, orman oluşturulacak alanın değeri ile eş olduğu nereden bilinebilir?

PMO, tüm bunların göz önünde bulundurularak yalnızca jeolojik etüt ve zemin etüdü yapılarak yapılaşma çalışmalarına başlanmaması gerektiği, ancak Türkiye gibi deprem bölgesi olduğu net yerler için jeolojik etüdün en önemli konu olmadığını, süreçlerin uzmanlarla doğru analiz edilmesi gerektiği ve çalışmaların kötü inşaatı önlemek, doğa bozunumuna sebep olmamak gibi daha önemli başlıklar olduğunu hatırlattı. 

Habere ulaşmak için tıklayınız