Gelecek nesillerinin yeni alışveriş merkezlerine değil, kamusal yeşil alanlara ihtiyaç duyacağı gerçeğinin herkes tarafından anlaşılması ve kavranabilmesi için, siz çok değerli meslektaşlarımızın desteğinin son derece önemli olduğunu düşünmekteyiz.

İstanbul`daki yaşam alanlarının iyileştirilmesine yönelik değil de, ranta yönelik yapılan kentsel dönüşüm projelerinin bir parçası olarak; Taksim Gezi Parkı`na ve kentli haklarına sahip çıkan insanlara karşı yapılan hukuksuz müdahaleler son derece rahatsız edici boyutlara ulaşmıştır.

Taksim Gezi Parkı, Cumhuriyet tarihimizin ilk planlı kentsel açık ve yeşil alanlarından biri olarak; gerek kent ekolojisine gerekse sosyal yapıya tarih içerinde önemli katkılar sunmuş, bu nedenle 1993 yılında Kentsel Sit Alanı ilan edilmiş kültürel bir peyzajdır. Planlanması sürecinde kentin yeşil sistem kurgusunda temel oluşturan üç büyük alandan biridir.

Dünyadaki tüm modern metropollerinde kent parkları, kentsel alanlarının en önemli unsurları olarak kabul edilmekte olup, kanunlarla korunmakta ve yeni park alanları yaratmak, park alanlarını genişletmek adına çalışmalar yapılmakta iken; İstanbul`da artık tükenmekte olan ender kamusal yeşil alanlarımıza yapılan bu uygulamaları anlamak ve kabul etmek hem mesleki anlamda hem de vicdani anlamda mümkün değildir.

Kamuoyunda bilinen en sade şekli ile biz peyzaj mimarlarının görevi sadece ‘yeşil alanlar planlamak ve üretmek` değil aynı zamanda var olan yeşil alanları da korumaktır.

Biz TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi 9. Dönem Yönetim Kurulu olarak, Taksim Gezi Parkı`nın park özelliğinin korunarak, içinde var olan anıt ağaçların kesilmeden, imara açılmadan ve betonlaşmadan her türlü koruma ve iyileştirme çalışmalarının içinde olacağımızı kamuoyuna bildiririz.

Gelecek nesillerinin yeni alışveriş merkezlerine değil, kamusal yeşil alanlara ihtiyaç duyacağı gerçeğinin herkes tarafından anlaşılması ve kavranabilmesi için, siz çok değerli meslektaşlarımızın desteğinin son derece önemli olduğunu düşünmekteyiz.