TMMOB PEYZAJ MIMARLARI ODASI İSTANBUL ŞUBESI 9-12 EKİM 2014 BERLİN TEKNİK GEZİ
Berlin şehri; Almanya’nın başkenti olmakla birlikte yüz ölçümünün %44’ü yeşil alan olan özel bir metropoldür. Tarihi, ulaşım ağları, kent parkları, festivalleri, eski ve yeni mimarisi, özellikle Avrupa’daki ekonomik kriz süreciyle aldığı göçlerle oluşan renkli nüfusu, her zaman duyduğumuz Alman disiplini, teknolojisi ve kurallarıyla keşfedilmesi, görülmesi gereken şehirlerden biri olduğundan bizler teknik gezimizi 9- 12 Ekim 2014 tarihleri arasında Berlin şehri olarak planladık.
Berlin şehri; Almanya`nın başkenti olmakla birlikte yüz ölçümünün %44`ü yeşil alan olan özel bir metropoldür. Tarihi, ulaşım ağları, kent parkları, festivalleri, eski ve yeni mimarisi, özellikle Avrupa`daki ekonomik kriz süreciyle aldığı göçlerle oluşan renkli nüfusu, her zaman duyduğumuz Alman disiplini, teknolojisi ve kurallarıyla keşfedilmesi, görülmesi gereken şehirlerden biri olduğundan bizler teknik gezimizi 9- 12 Ekim 2014 tarihleri arasında Berlin şehri olarak planladık.
İstanbul`da yaşayan peyzaj mimarları ağırlıkta olmakla birlikte farklı şehirlerden de katılan 48 meslektaşımızla birlikte verimli, keyifli ve güzel dostluklara vesile olan bir Berlin gezisi gerçekleştirdik.
Gezimizin ilk gününde sabah saatlerinde Berlin`e ulaşmamızla birlikte bizi bekleyen özel otobüsle şehir turu yaptık. Bradenburg Kapısı ve Reichstag Binasıyla (Almanya Cumhuriyeti Meclis Binası) başlayan bu gezide rehberimiz tarihi bilgileri paylaşırken sırasıyla Checkpoint Charlie adı verilen geçmişte doğu-batı Berlin arasında yer alan duvarda sadece devlet adamlarının kullandığı geçiş kapısı olan noktayı ve buradaki sergileri gezmemizi sağladı. Sanatçı Peter Eisenman tarafından yapılan Yahudi soykırım anıtında (Holocaust Memorial) iki futbol sahası büyüklüğünde alana, sırasıyla dizilmiş 2 bin 711 granit bloktan, ‘Yalnızlık Hissi` verme temasıyla oluşturulmuş ve 24 saat açık olan şehir alanı deneyimledik. Batı Berlin‘de; Kurfürstendamm, Gedachtniss Kirche, Tiergarten, PostdamerPlatz, Gemaldegalerie, Berlin Filarmoni Orkestrası, Charlottenburg gördüğümüz önemli yerler iken Doğu Berlin‘de; Unter den Linden ( Ihlamurlar Altında Caddesi), East Side Galeri ki bu bölge Berlin`in tarihine tanıklık eden bir alan (1,2 km olarak uzanan ve Berlin duvarının yıkılmadan bırakılan bu bölümü günümüzde farklı sanatçılar tarafından gerçekleştirilen resim ve graffiti çalışmalarıyla oluşturulmuş tam bir görsel şölen sunmakta) Alexanderplatz ünlü televizyon kulesi, alışveriş merkezleri ve Octoberfest zamanında orada olmamız nedeniyle açık hava pazarı, canlı müzik dinletileriyle tüm gün hareketli bir meydan, Nikolaiviertel,Gendermenmarkt gezimizin ilk günündeki önemli yerlerdi.
İkinci günümüzde Berlin Botanik Bahçesinin (Botanischer Garten) kapısında bizleri bu bahçenin sorumlularından Frei Universitat Berlin öğretim üyesi Bayan Sacha güleryüzüyle karşıladı. Doğa Bilimci olan bayan Sacha bizlere tüm Botanik Bahçesini gezdirip kuruluş hikayesinden günümüze Botanik Bahçesinin detaylarını anlattı ve sorularımızı yanıtladı. Botanik Bahçesi görme engelliler için koku ve dokunma bahçeleri gibi alanlara da sahip 12 farklı bölümden oluşmaktadır. Bitkilerin ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulan toprak ve kaya alanlar, her biri kendi bölgesinde yetişen bitkiler konusunda uzman akademisyenler, bahçıvanlar ve çalışma sistemleri, şifalı bitkiler alanının özel tasarımı, merkez serası dünyanın en büyüğü olan büyük cam seralar, japonya ve amerika göl bölgesinin renkleri bize önemli mesleki tecrübeler kazandırdı. Sonbaharın güzelliklerini birkez de Berlin`de yaşama şansına eriştik. Botanik müzesi ise bahçenin giriş bölümünde yer alan ve detayları her yaştaki ziyaretçiye hitap eden; bitki çeşitlerini, bunlardan elde edilen ürünleri, bitkilerin farklı yapı ve özelliklerini grafikler, maketler ve panolarla anlatan etkileyici ve keyifli bir ortamdı. Detayları web adresinden inceleyebilirsiniz :www.botanischer-garten-berlin.de
Günün ikinci durağı ise Kreuzberg, Küçük İstanbul da denilen bölgeydi. Burada Türkçe yazılan tabelalarla kendimizi bir anda ülkemizde hissettik. Sokakta Türkçe konuşan insanları, yöresel yemeklerimizi ve geleneklerimizi (kornalar eşliğinde gelin arabası konvoyu) görmek keyifliydi. Serbest zamanlarımızda katılımcılarımız kendi kişisel tercihlerine göre alışveriş merkezleri, müzeler, antika pazar ve organik pazarda gezintide bulundular, şehir parklarında bisiklet turu attılar ve Berlinin ünlü kitapçılarında vakit geçirdiler. Bisiklet demişken şehrin neredeyse tamamında yer alan bisiklet yolları sayesinde güvenli bir şekilde bisikletle de şehri gezmek mümkün. Geceleri, tarihi binaların üzerlerinde gerçekleştirilen birbirinden farklı lazer showları izledik. Engelliler için de şehir erişilebilir olarak tasarlanmıştı. Neuses Müzesinde bulunan Nefertiti büstünün bir kopyası görme engellilerin dokunarak keşfetmesi için bire bir olarak yapılmış ve Braille alfabesiyle bilgileri yazılmış bir şekilde gerçeğiyle aynı salonda sergilenmekteydi.
Üçüncü günümüzde yolumuz Berlin`den 25 km uzakta bulunan sarayların ve bahçelerin krallığı, ikinci dünya savaşının siyasi simgesi, soğuk savaşın ajan değişim merkezi Potsdam şehrine düştü. UNESCO dünya kültür mirası listesinde 14 farklı alanında 500 ha park alanı olan Potsdam barok ve klasik mimarinin yaşayan bir anıtıdır. İlk durağımız Cecilienhof sarayı 2. Dünya Savaşı sonrası kazanan devletlerin başkanlarının bir araya gelip "yeni dünyayı" şekillendirdikleri yer olarak önem kazanmakla beraber geniş ve güzel bahçeleriyle de görülmeye değer bir noktaydı. İkinci durağımız Sanssouci Sarayı ve Parkı görülmeye değer bir başka yerdi. Fransızca ‘Umursamazlık` anlamına gelen bu kelime parkı gerçekten de güzel tanımlıyor ve umarsızca dinlenmek için şehre ve ziyaretçilere mekan yaratıyordu. Bizler de güzel havanın tadını çıkartarak saray bahçesini gezdik, fikirlerimizi paylaştık, fotoğraflar çektik. Kademeli olarak oluşturulan bahçede bazı ağaç ve bitkilerin etrafında yer alan cam korumaların Almanya`nın sert kışından bitkileri korumak için kapatılıp local seralar haline getirildiğini öğrendik. Parkları gezerken sanırım kilometrelerce yol katettik. Berline bu kadar yakın ancak mimari ve doğa olarak bu kadar farklı bir yer keşfetmenin tadıyla Postdam`dan yorgun ama memnun ayrıldık.
Akşam yemeklerinde tüm grup olarak bir aradaydık. Uzun zamandır isim olarak birbirlerini tanıyan ancak bir araya gelemeyen, belki de sadece telefonda konuşan meslektaşlar oturup birlikte sohbetler etti, birbirimizi daha iyi tanıdık, mesafeleri kaldırdık, işlerimizi, mesleki sorunlarımızı, kendimizce çözümlerimizi konuştuk, mesleki paylaşımlarda bulunduk, deneyimlerimizi anlattık.
Son günümüzde sabah Berlin`in en görkemli meydanlarından biri olan Gendarmenmart-Jandarma Meydanındaydık. 17. yüzyıla ait bu meydanda yer alan Fransız ve Alman Katedralleri ile Konserthaus (opera binası), meydanda kemanıyla müzik ziyafeti veren keman sanatçısı, çocukları sabun köpükleriyle peşinden koşturan jonklörle tarih ve günümüzü harmanlayan bu alan yaşayan bir kent meydanına güzel bir örnekti. Pazar günleri lokantalar ve bazı büfeler hariç her yerin kapalı olduğu (evet alışveriş merkezleri, mağazalar, marketler de kapalı ) bu şehirde Jandarma meydanının hemen ilerisinde küçük bir meydanda kurulan ikinci el pazarı da Pazar günü kenti canlandıran detaylardan biriydi.
Sonraki durağımız Sony Center oldu. Eski ve yeni mimarinin yan yana olduğu bu şehirde Sony Center peyzaj düzenlemesinde kullanılan sade ama işlevsel tasarımı, seçilen ağaç türleri, meydanda yer alan havuzun detayları ve muhteşem çatısıyla etkileyiciydi. Aynı zamanda burada yağmur sularının toplanılarak tuvaletlerde ve bitkilerin sulamasında kullanıldığını da öğrendik.
Gezimizin son durağı Hayvanat Bahçesiydi. Zoologischer Garten, şehrin merkezinde 1884 yılında açılmış ve kapladığı 35 hektar alan 1400 farklı tür ve 14000 civarında hayvan ile dünyadaki en çok tür barındıran hayvanat bahçesi ünvanına sahip. Aynı zamanda akvaryum bölümünde yer alan 9000 canlı da buradaki farklı bir zenginlik. Hayvanat bahçesini aynı zamanda şehrin büyük parklarından biri olan Tiergarden bölgesinde yer almakta ve Berlinlilere şehrin ortasında böylece dinlenme ve keşif alanı yaratmaktadır. Bizler de hem bitkilendirme hem tasarım, hem de hayvanlar arasındaki bitkisel bariyerler gibi farklı gözlemlerle ziyaretimizi tamamladık. Burada yer alan çocuk oyun alanıda dikkat çekiciydi. Çocukların kullanabilecekleri boyutlardaki bazı iş makineleri ve fonksiyonlar parka adapte edilmişti.
Dolu dolu geçen bu dört günlük gezinin sonunda her birimiz bilgilerimize yenilerini eklemenin, keyifli dostlukların, mesleki paylaşımlarımızın tadıyla mutlu ve kazançlı bir şekilde İstanbul`a döndük. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi olarak ortak amacımız olan mesleki birlikteliği yakaladığımız ve bu gücümüzün etkisini gördüğümüz gezimizde bizlerle olan tüm üyelerimize teşekkür ederiz.
En Çok Okunanlar
-
MESLEKİ DENETİM UYGULAMASI
/2007
Okunma Sayısı:43223
-
PEYZAJ MİMARLIĞI HİZMETLERİ EN AZ BEDEL HESABI, ARTIK ODAMIZ OTOMASYON SİSTEMİ ÜZERİNDEN ÜYELERİMİZİN HİZMETİNE AÇILDI
/2010
Okunma Sayısı:41873
-
SÖZLEŞME ÖRNEKLERİ
/2007
Okunma Sayısı:38452
-
BÜRO TESCİL BELGESİ (BTB) ALMA KOŞULLARI
/2007
Okunma Sayısı:37425
-
MESLEKİ TANINIRLIĞIMIZDAKİ EN ÖNEMLİ ADIM
/2006
Okunma Sayısı:35279
-
KAMU İHALE KURUMU HÜKÜMLERİ GEREĞİ İŞ BİTİRME BELGESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME
/2008
Okunma Sayısı:34507
-
SÖZLEŞMELİ/ÜCRETLİ PEYZAJ MİMARI ASGARİ ÜCRETLERİ
/2011
Okunma Sayısı:33178
-
KEŞİF-METRAJ VE İHALE DOSYASI HAZIRLANMASI
/2009
Okunma Sayısı:31053
-
Plansız Alanlar Imar Yönetmeliği
/2006
Okunma Sayısı:27358
-
6831 Sayılı Orman Kanunu
/2006
Okunma Sayısı:26370